İÇİNDEKİLER:
1)GİRİŞ
2)ÖZET
3)SELEFİLİK
4)SELEFİLİK’İN HİNT
YARIMADASINDA ORTAYA ÇIKAN KOLUNUN BİR ÜRÜNÜ OLAN: TALİBAN
5)TALİBAN’I İKTİDAR
YAPAN VE GÜÇLENMESİNE YOL AÇAN SEBEPLER
a)Güvenlik
b)Taliban’ın Etnik
Mensubiyeti
6)TALİBAN’IN İDEOLOJİSİ
VE DÜŞÜNSEL TEMELLERİNİ OLUŞTURAN FAKTÖRLER:
a)Diyobendilik
b)Peştunluk
ÖZET:
Genelde radikal islami örgütler, özelde Taliban’la
etkin bir mücadele sürdürebilmek için karmaşık bir arka plana sahip bu
meselelerin her yönüyle irdelenmesi ve kavranması gerekmektedir. Bu çalışmada
öncelikle Taliban’ın anlaşılması için bu tür radikal islami örgütlere ideolojik
bir zemin hazırlayan Selefilik’in ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, dünyanın
farklı coğrafyalarında nasıl yorumlanıp, uygulamaya sokulduğu ile ilgili temel
bilgiler verilecektir. Sonrasında konu özelleştirilecek ve Taliban’a
odaklanılacaktır. Taliban nedir? sorusu temel bilgiler ile cevaplanacak;
Taliban’ın iktidar olup güçlenmesinde etkili olan faktörler nelerdir? sorusu
ise ülkedeki güvenlik ve Taliban’ın etnik aidiyetinin ona sağladığı fırsatlar
çerçevesinde irdelenecektir. Taliban’ın ideolojisini ve düşünsel temellerini
oluşturan temel dinamikler nelerdir? sorusu ise Diyobendilik ve Peştunluk gibi
faktörlere odaklanarak açıklanacaktır.
Giriş:
Orta Çağ’da ilmi ve
felsefi geleneği son derece güçlü olan islam alemi maalesef düşünsel ve
kültürel bir duraklama sürecine girmiştir. Bu durgunluk aşamasında islam alemi
Batı’nın emperyal, sömürgeci ve saldırgan politikaları ile de yüzleşmek zorunda
kalmıştır. İslam alemi batının kendilerinin bütün varlıkları üzerinde tasallut
kurması tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Batının emperyalist hedeflerinin
etkisi altında kalan müslümanlar büyük bir kimlik krizi yaşamaya başladılar.
Bununla birlikte
modernite ile birlikte İslam aleminde yoksulluk ve yoksunluk da baş göstermeye
başlamıştır. Bunun sonucunda da islam coğrafyalarında sosyal krizler
şiddetlenmeye başlamıştır. Mahrumiyetlerinin sebebinin bizzat modernite
olduğunu fark eden Müslümanlarda modern yaşama karşı bir düşmanlık duygusu da
baş göstermeye başlamıştır.
Batı karşıtlığı çatısı
altında birleşen mahrum kesimlerin bir kısmı sosyal siyasi şartlarından ötürü sol
ideolojilere, diğer büyük bir kısmı da geleneksel ve kültürel kodlarından ötürü
İslamcı akımlara yöneldi. Bu çalışmada İslamcı akımlara yönelen
‘radikal’ hareketlere, bu hareketlerin düşünsel temellerini oluşturan
selefiliğe ve bu hareketlerden biri olan Taliban’ın ideolojisine
değinilecektir. Bu çalışma ile radikal islami örgütlerin İslam’ın doğal bir
çıktısı olarak gösterilmesine yönelik eleştiriler getirilmekte ve çalışma
süresince meselenin her yönü ile irdelenmesi gerektiğine yönelik yoğun vurgu
yapılmaktadır.
Batının hayatlarının
her sahasında hakimiyet kurmasından rahatsızlık duyan bazı müslüman gruplar
çözümü kendi bağımsız
medeniyet kimliklerini ihya edip güçlendirmekte buldular. Bu grupların bir
kimlik inşa sürecine girdiklerini görmekteyiz. Kimliklerini kendilerine özgü
dinamikleri ve değerleri ile temellendirme arayışına girdiler. Pek çok grubun
yaptığı gibi bu kesimler de kendi öz kimliklerini tanımlamak için kaçınılmaz
olarak bir ‘öteki’ne/düşmana ihtiyaç duydular. Tabiki bu düşman da kendilerini
öz kimliklerinden uzaklaştıran ‘batı’ olacaktı. Bugün islam dünyasında baş
gösteren batı karşıtlığının temelinde bu etkenler yatmaktadır.
Son zamanlarda artan bir şekilde rağbet görmeye
başlayan selefilik akımı da İslam aleminin içinde bulunduğu sıkıntılı
şartlardan kurtulması için tek çarenin Doğu’nun kimlik zeminini yeniden elde
etmesi ve özüne dönüşü başlatması olduğu tezini savunmaktadır. Selefiler
açısından bunun anlamı selef zamanına geri dönmektir.
Günümüzde ortaya çıkan pek çok radikal islami
grubun selefilik akımından etkilendiğini görmekteyiz. Bu noktada selefilik gibi
katı ideolojilerin ortaya çıkmasında etkili olan faktörlerin aşırı islami
örgütlerin ortaya çıkmasında etkili olan faktörlerle hemen hemen aynı olduğunu
söylemek mümkündür. Özetleyecek olursak yukarıda da sözü edildiği gibi kilik
krizinden kurtulma düşüncesi, öze dönüşe dair güçlü vurgu, yeniden bir kimlik
inşası sürecinde ‘ötekine’ yönelik düşmanca tutum ve modernite ile birlikte
artan yoksulluk ve mahrumiyet radikal islami düşünce ve hareketlerin ortaya
çıkmasında etkili olan ana faktörlerdir.
1 Yeğin, Abdullah, Afganistan Siyasetini Anlama
Kılavuzu, 6 Temmuz 2015, Seta Rapor,
s.49-58
SELEFİLİK:
İslam Dünyasının sömürgecilikle karşılaştığı
dönem ortaya çıkmıştır. Selefiliğe göre İslam, sahabe
dönemindeki gibi saf ve arı bir şekilde, bidatlerden, eski medeniyetlerin
kalıntılarından ve sonradan ortaya çıkan fırkaların görüşlerinden uzak kalarak
yaşanmalıdır. Bir başka deyişle, Müslümanların yüzyıllar içerisinde oluşturduğu
felsefi, kelami ve irfani ekollerin teorik ve pratik birikimleri hiçe sayılır.
Yeni ve modern bilimlere yönelik de karşıt bir tutum benimsenir.
Selefiliği tanımlarken
iki önemli karakteristik dikkat çeker:
1-Hadis merkezli
zahirilik ve metincilik: Zahiri mezhebi, İslâmî hükümleri Kur'ân ve Sünnet'in
zahirî (lafzî, sözel) anlamlarından çıkarmayı temel alır. Kur’an ve hadislerin
zahir yani görünen mânâlarından başka hiçbir delili ve kıyası kabul etmez.
2- Kurtulmuş fırka
merkezli inhisarcılık(tekelcilik) ve dışlamacılık. Yani kendilerini “kurtuluşa
ermiş fırka” olarak görmeleri ve kendileri gibi olmayanlara kafir gözü ile
bakmaları.
Günümüzde çoğu radikal terör örgütlerinin
ideolojik altyapısını Selefi çizginin oluşturduğunu görmekteyiz. Çünkü,
Geleneksel Selefi çizgi şiddetten beslenen bir tarihe sahiptir. Reaksiyoner
olma ve özgüven duygusundan ziyade, yenilgi psikolojisi ile hareket etme
eğilimi de, Selefî çizgideki grupların ortak paydasıdır. Söz konusu radikal örgütler bu katı ve dışlayıcı düşünce yapısı ile
kendilerine bulunmaz teolojik ve duygusal zeminler hazırlamaktalar. İslam
adına insanlar üzerinde hak iddia etme şeklindeki tutumları da bu çerçevede
açıklanabilir.
Selefilik akımı İslam
dünyasının iki farklı noktasında ortaya çıkmıştır. Birincisi
Arap yarımadasında Muhammed bin Abdulvahhab önderliğinde
ortaya çıkan Vahhabilik tir. El
Kaide ve cihadi selefilik bu kolun ürünüdür. İkincisi ise Hint yarımadasında Şah VeliyullahDehlevi’nin teorize ettiği
harekettir. Bu kolun ürünü ise Taliban’dır. Bu iki kola
baktığımızda motivasyonlar ve çözüm yaklaşımlarının birbirine benzediğini
görmekteyiz. Bununla birlikte düşünsel temelleri ve beslendikleri havzalar
tamamen farklıdır. İkisi arasında sosyokültürel ayrılıklardan ötürü de bazı
önemli farklılıklar vardır. Bu çalışmada yukarıda bahsedilen ikinci
kol ve bu kolun bir çıktısı olan Taliban’ın ideolojisi ve uygulamalarının
ortaya çıkmasında etkili olan faktörlerden ikisi üzerinde durulacaktır.
Şüphesiz bu konu kapsamında pek çok faktör üzerinde durulabilir. Ama ben
kendimce çok önemli olduğunu düşündüğüm iki faktör üzerinde duracağım.
Taliban’ın ideolojisi
ve düşünsel temellerini oluşturan faktörlere geçmeden önce Taliban’la ilgili
kısa bir bilgi verilecek ve Taliban’ı iktidar yapan sebeplere kısaca
değinilecektir.
2Dinç,
Engin, Işid’in Beslendiği Selefi Düşünce Nedir?,Doç. Dr.Cemil Hakyemez ile
röportaj.
3Gözel,
Arif, Vehhabilik,El-Kaide ve IŞİD, Haziran 2014, Ankara Strateji Enstitüsü.
Taliban Nedir?
Arapça bir kelime olan Taliban’ın anlamı öğrencilerdir.
Burdaki kasıt islam öğrencileridir. Çoğunluğu Afganistan'ın en
kalabalık etnik grubu Peştunlardan oluşur.
Sünni, Hanefi ve İslamcı bir gruptur. Örgütün lideri Molla Ömer’dir. 27 Aralık 1979’da SSCB’nin
Afganistan’ı işgal etti. Bu işgal üzerine Afganistan’da cihat çağrısı yapıldı
ve 10yıl kadar sürecek bir Sovyet-Afgan savaşı başladı. Savaş 1989’da Rusların
geri çekilmesi ile sonuçlanacaktır.
Sovyetlere karşı
kazanılan ortak galibiyetten sonra ne yazık ki ülkede bu sefer de iktidara aday
olan mücahid gruplar arasında bir iç savaş başlayacaktır. Ülkedeki kaos ve iç
savaşı kendi lehine çevirmeyi başaran Taliban 1996’da Kabil’i ele geçirerek
iktidara gelmeyi başarır. Afganistan İslam Emirliği adında yeni devletlerini
ilan ederler. ABD Taliban’ın El Kaide’ye destek verdiği gerekçesi ile 2001’de ülkeyi
işgal etti. Taliban bu müdaheleye kadar güçlenecek ve ülkenin yüzde 90 ına yakın
bir alanına hakim olacaktır. Ancak müdahale sonrasında da Taliban’ın varlığını
sürdürdüğünü görmekteyiz. Taliban 2004’de yeniden organize olacak, 2009’da
isyanların kuvvetlenmesi ile birlikte de gerilla savaşına başlayacaktır.
Taliban’ı iktidar yapan ve güçlenmesine yol açan
sebepler
Örgütün iktidara
gelebilmeyi başarması ve iktidara geldiği 1996 yılından 2001 müdahalesine kadar
geçen süreçte hızlı bir şekilde hakimiyet alanını artırarak güçlenmesi hayret
verici gelişmelerdir. Taliban’ın bu denli hızlı ve geniş bir alanda hakimiyet
kurmasının arkasında yatan iç ve dış faktörler vardır. Tarih boyunca dünya
siyasetinde stratejik bir öneme sahip olan Afganistan vekaleten savaşların
yürütüldüğü talihsiz coğrafyalardan biridir. Bu bölgedeki gelişmeleri sadece iç
dinamikleri ile açıklamaya çalışmak büyük bir hata olacaktır. Taliban’ın
iktidara gelmesi ve sonrasında hızlı bir şekilde güçlenmesinde bir takım
devletlerin desteğinin büyük önemi vardır. Pakistan, Suudi Arabistan, Birleşik
Arap Emirlikleri, hatta ABD belirli dönemlerde verdiği desteklerle örgütün
doğup gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Dış devletlerin etkisi oldukça önemli
olmakla birlikte Taliban’ın doğuş ve gelişim sürecini anlamak için Afganistan
toplumunun iç şartlarının da irdelenmesi zaruridir. Benim çalışmam daha çok iç
şartlar ve toplumsal dinamikleri ilgilendirdiği için dış etkilere girmeyeceğim.
Toplumun iç dinamikleri
ile ilgili olan sebeplerden en önemli iki tanesine değinilecektir.
A)Güvenlik:
Sovyet –Afgan Savaşı
ile başlayan, Sovyetlerin ülkeden çıkarılması ile birlikte de mücahit gruplar
arasında iç savaş şeklinde devam eden savaş ve kaos ortamı Afgan toplumunu
canından usandırmıştı. Ülkede yasa,adalet ve ceza sistemi de
çökmüş durumdaydı.
4
https://saklibelgeler.wordpress.com/2012/03/16/taliban-kimdir-taliban-nedir-video-ve-fotograflarla-taliban/
5
Al Jazeera, Taliban'ın ortaya çıkışı ve gelişimi, 18 Ocak 2014
6
https://tr.wikipedia.org/wiki/Taliban
Yıllardır süren savaş,
şiddet ve yönetim boşluğundan yorulan halk toplumsal güven ve asayişi
sağlayacak mutlak bir güç ve otoriter bir yönetim beklentisi içine girmişti. Taliban bu
ihtiyaç, boşluk ve fırsattan faydalanarak tarafsız 3. bir grup olarak halkın
beklentilerini karşılayacak söylemlerle ortaya çıktı. Barış ve güvenliği
sağlayacağı iddiasındaydı. Söylemleri ile paralellik gösteren uygulamaları da
vardı. Bu şekilde halkın güvenini sağlayan Taliban, kısa bir sürede ülkedeki en
güçlü grup olmayı başardı.
B)Etnik Durum:
Taliban’ın iktidarından
önce Afganistan’da siyasal hâkimiyet eskiden beri Peştunların kontrolündeydi.
Taliban kurucu ve mensuplarının da çoğunlukla Peştunlara dayanıyor olması,
Taliban’ın en büyük avantajı ve imkanı idi. Öyle ki diğer Peştun mücahit
gruplar Taliban’a karşı herhangi bir direniş sergilemek bir yana, üyelerini Taliban’ın
hizmetine sundular.
Taliban’ın ideolojisi
ve düşünsel temellerini oluşturan faktörler:
Genelde radikal islami
örgütler özelde Taliban’la etkili bir
mücadele sürdürebilmek için bu örgütleri var eden sebeplerin her yönüyle
incelenmesi gerekir. Taliban sadece salt siyasi-askeri vakıa olarak görülmesi
ve anlaşılmaya çalışılması çok büyük bir hata olacaktır. Çok yönlü, karmaşık
boyutları ve arka planı olan bir meseleden söz etmekteyiz. Örgütün doğru
tanımlanıp, anlamlandırılabilmesi için tarihsel, teorik, etnik ve sosyal
öncüllerin doğru tespit edilmesi gerekir.
Taliban’ın ve diğer
radikal islami örgütlerin açıklanması konusunda dikkati çekmek istediğim bir husus
var. Batının çoğu kesimlerinin bu tür örgütleri özcü bir açıklamaya sığınarak
açıkladıklarını görmekteyiz. Bu tür radikal örgütler bazı kesimler tarafından İslam’ın
tarihsel çatışmasının günümüzdeki bir çıktısı olarak yorunlanmaktadır. Taliban gibi
örgütler içinde ortaya çıktığı koşullardan , soyutlanarak İslam’ın doğal bir
çıktısına dönüştürülür. Örneğin ABD’nin ve SSCB’nin Afganistan’ı işgalinin ve
diğer devletlerin Taliban’a ve ülkedeki çeşitli grupların radikalleşmesine
verdikleri desteğin, Taliban’ın doğup, gelişmesine etkileri görmezden gelinir.
Hatta İslam’ın El Kaide, Taliban, IŞİD vs. gibi totaliter yapılar ile
sonuçlanmaktan başka bir alternatifi olmadığı görüşünü savunan kesimler dahi
vardır. Sonuç olarak dış güçlerin müdahaleci politikalarının söz konusu
ülkelerde bu tür aşırı grupların gelişmesi için uygun bir zemin hazırladığı
gerçeği kesinlikle göz ardı edilmemeli ve bu gerçeklerin üstünün kapatılmasına
asla izin verilmemelidir. Ancak daha önce de belirttiğim gibi dış etkiler benim
çalışmamım konusu değildir.
7http://nedirhakkindabilgiler.kadinlaricin.net/makaleler/taliban-nedir.htm
8http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00246.htm
9 Balcı,
Ali, IŞİD Ve Doğu’yu Kuşatan
‘’Barbalık’’: Batnın Yeni Temsil ve Yönetim Stratejilerine Dair, Ortadoğu
Analiz, Kasım-Aralık 2014, Orsam.
Genelde radikal islami örgütler özelde
Taliban’la etkili bir mücadele sürdürebilmek için bu örgütleri var eden
sebeplerin her yönüyle incelenmesi gerekir. Taliban’ın sadece islamın doğal bir
çıktısı olarak görülmesinin hatalı olduğu gibi, salt siyasi-askeri vakıa olarak
görülmesi ve anlaşılmaya çalışılması da çok büyük bir hata olacaktır.
Çok yönlü, karmaşık
boyutları ve arka planı olan bir meseleden söz etmekteyiz. Örgütün doğru
tanımlanıp, anlamlandırılabilmesi için tarihsel, teorik, etnik ve sosyal
öncüllerin doğru tespit edilmesi gerekir.
Çalışmamın geri kalan
kısmında örgütün ideolojisi ve düşünsel temellerini oluşturan faktörlerden
kendimce önemli bulduğum iki tanesi üzerinde duracağım. Bunlardan birincisi Taliban’ın
dini düşünsel temellerini oluşturan Diyobendilik ekolüdür. Ancak Taliban’ın dini-siyasi bir hareket olarak ve
din adına ortaya koydukları tek başına din değil, kabile kültürünün
gelenekleriyle şekillenmiş ve yorumlanmış din anlayışıdır. Bu sebeple
ikinci faktör olarak Peştunluk üzerinde durulacaktır.
1.FAKTÖR: DİYOBENDİLİK:
İngiltere’nin Hint
Yarımadasındaki hakimiyeti Hint-Pakistan Müslümanlarının kimlik erozyonuna
uğraması sonucunu da beraberinde getirdi. Bu yüzden toplum batıyı tehdit olarak
algılamaya başladı. Bu sebeple Hanefi Müslümanlar inanç ve değerlerini korumak
ve kaybolan değerlerini yeniden canlandırmak için 1867’de Hindistan’ın Diyobend
köyünde bir medrese kurdular. İngilizlerin mutlak hakimiyetini
yenilgi olarak düşünen medrese uleması mağlubiyet sebeplerini sorgularken cihat
fikrine ulaştılar. Bu medresenin müntesipleri Diyobendi grubu olarak bilinirler.
Taliban’ın teorileri
Diyobend medresesinde atılmıştır. Sovyet hakimiyeti zamanında Pakistan’a göç
eden Afganlar, Diyobendi medresesinde eğitim aldıktan sonra cihad ve Taliban’a
katılmak için geri Afganistan’a döndüler.
Diyobendi
medresesinin temel teorileri:
Selefilik akımının Hint
yarımadasında ortaya çıkan kolu olan Diyobendilik İslam’ın özüne dönüş vurgusu
yapmaktadır. Öğrencileri hizipsel, kapalı, katı görüşler ve düşmanca, intikamcı
hislerle eğitilmektedir. Medresede modern bilimler, sömürgeci güçlerin bir ürünü
şeklinde değerlendirildiğinden yasaklanmaktadır. Diyobendiliğin/Diyobendi medresesinin önemi:
Bu medrese ehl-i sünnet
dünyasını derinden etkileyen izler bırakmıştır. Hindistan’ın bağımsızlığıı
kazanması ve Pakistan devletinin kurulmasında önemli roller üstlenmiştir. Afganistan’daki
değişimler ve ülkenin Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesi ise, Diyobendi
ekolünün bugünkü şartlarda güçlenmesini sağlayan en önemli olaylardır.
10http://www.davetci.com/d_ulke/afg_taliban_vehhabilik.htm
11 Frear, Thomas ,
Influences that Shaped Taliban Ideology, DEC, 26, 2012
12 Brahimi, Alia, The
Taliban’s Evolving Ideology, July 2010
2.FAKTÖR:PEŞTUNLUK:
Taliban üyeleri genel
olarak Afganistan ve Pakistan’ın en yoksul Peştun bölgesinden gelirler. Taliban’ın siyasi düşüncelerinin doğru
anlaşılması için Diyobend ekolü Selefiliğinin yanında Peştunlarda geleneğin
yeri ve bunun Taliban’ın düşünce ve davranışlarına etkisinin de iyi anlaşılması
gerekmektedir. Çünkü Taliban üyeleri Pakistan’da öğrendikleri dini bilgilerle
geleneklerini harmanlayarak yeni bir anlayış ortaya koydular. Hatta
Taliban mensuplarının Peştun örf ve adetlerini dini kurallar haline getirme
eğilimleri dahi vardır. Toplumun yapısı modernite ile karşılaşmada verilen
tepkinin şiddetini ve yöntemini belirlemede oldukça etkilidir. Yani toplumun
medeni mi yoksa bedevi mi olduğu, aldığı pozisyonun şeklinde önemli bir
belirleyendir. Kabile toplumunda hüküm süren değerler ve normlar yazılı
olmamakla beraber oldukça katı ve keskin sınırlara sahip kurallardan meydana
gelmektedir. Bu da bu tür toplumlarda inancın dogmatizm ve sertliğe bürünmesini
kolaylaştırmaktadır. Zira kabile kuralları o kadar mutlaklaşmıştır ki onları
kırmak imkânsıza yakındır. Din de kabile ortamına girdiğinde onun rengini almak
durumunda kalır. Kabilenin dar ve kapalı yorumu dini de kuşatır ve dinin yanlış
yorumlanıp, yaşanması sonucunu doğurur. Taliban’ın da kabile yapısı ile
çatışmadığını , aksine bu katı yapıya uyum gösterdiğini görmekteyiz.
Peştun
örf ve adetleri / Peştun geleneği:
Bir kabile toplumu olan
Peştunlar, çok güçlü kabile değerlerine sahiptirler. Afganistan’daki diğer etnik
gruplarla kıyaslandığında Peştunlarda geleneklerin gündelik hayattaki yeri çok
daha fazladır. Peştunlar kendilerine has, Peştunvali olarak isimlendirilen
geleneklere sahiptirler. Peştunvali, Peştun geleneğinde hem yasalar topluluğudur
hem de bir tür ideolojidir. Peştunvali kuralları, Peştunların insani ilişkilerinin
çok geniş bir alanını kapsamakta ve düzenlemektedir.
Peştun geleneğinde var
olan kabileciliğe/aşiretçiliğe göre her hâlükârda kendi kabilesinden olana
yardım etmek resmi bir kabile vazifesidir. Bu yüzdendir ki Peştunlar
gerektiğinde iç ihtilaflarını bir kenara bırakıp ortak tehdide karşı birleşmeyi
daima başarmışlardır. Örneğin;Pakistan’daki tarihsel Peştunistan meselesinin
kökenleri bu halkın kan bağlarına dayanmaktadır ki iki taraf Peştunları farklı
ülke vatandaşları olmalarına rağmen asla birbirlerini unutmamış ve
birbirlerinden kopmamışlardır.
Peştunluğun
Taliban’ın ideolojisinin oluşumuna etkisini gösteren örnekler:
1)Taliban’ın Peştun
kabile kültüründen etkilendiğinin en açık kanıtı onların dini kuralları
yorumlama biçimleridir. Kabile kültürünün Taliban’ın dini düşüncesine etkisinin
ilk ve en önemli göstergesi dini, siyasi sistem anlayışları ve bu konudaki
meşruiyet yollarıdır.
13
Qureshi, Emran, Taliban, Oxford İslamic Studies Online
14 Dixit, Aabha, Soldiers of Islam: Origins, Ideology and
Strategy of the Taliban,
Örneğin; hilafet sistemi
esas olarak İslami yönetim modellerinden birisiyse de Taliban’ın hilafet anlayışında
yöneticinin mutlaklığı ve başka kimseye bir rol biçmemesi İslami hilafetin Şura
kurumu dikkate alındığında halifelikten çok, aşiret reisliğini andırmaktadır.
Yani yönetim anlayışları İslam’ın öngördüğünden oldukça farklıdır.
2)Taliban’ın kadına
bakışı da Peştun kabile kültüründen fazlasıyla etkilendiğini göstermektedir.
Kadına yönelik tutumu İslam’ın kadına dair bakışı ile tamamen çelişmektedir.
3)Sertlik ve katılık da
Taliban siyasetçilerinin Peştun geleneklerinden edindikleri özellikleridir. Peştun
halkının kincilik ve intikamcılığı bütün Afganistan ve Pakistan’da meşhur bir
durumdur. Sertlik, kincilik ve intikamcılığın İslam’da yeri yoktur.
Kısacası, Taliban’ın
ilke ve uygulamalarının çoğunun İslam’la alakası yoktur ve bu ilke, ideoloji ve
uygulamaları tamamen dini temellere dayandırarak açıklamak olaya sadece tek
çerçeveden bakmak anlamına gelmektedir. Peştun geleneklerinin Taliban’ı Taliban
yapan değerlerinin çoğunun oluşumuna doğrudan temel oluşturduğu asla göz ardı
edilmemelidir. Bu tür Radikal İslami örgütler asla İslam’ın doğal bir çıktısı
olarak değerlendirilemez. Pek çok farklı faktör bu tür örgütlerin sapık
ideolojilerinin oluşumunda ve İslam’ın son derece yanlış anlanıp, yorumlanıp,
yaşanmasında direk etkilidir. Ben bu çalışmamda bu faktörlerden ikisi üzerinde
durmaya çalıştım. Ancak bu tür radikal islami örgütlerin doğru tanımlanıp,
anlamlandırılabilmesi için tarihsel, teorik, etnik ve sosyal diğer öncüllerin de
irdelenmesi ve tespit edilmesi elzemdir.
SONUÇ:
Mezhepler
ve akımların inanç ve pratiklerinin arkasında genellikle dini motiflerden çok
sosyal, kültürel, psikolojik, ekonomik ve siyasi unsurlar rol oynar.
Günümüzde radikal islami örgütlerle etkin bir mücadele verilememesinin asıl
sebebi meselenin sadece salt siyasi-askeri bir konu olarak algılanması ve bu
örgütlere yönelik uygulanan stratejinin bombalama siyasetinin ötesine
gidememesidir. Bir diğer önemli sebep de kimi kesimlerin bu tür örgütleri özcü
bir açıklamaya sığınarak İslam’ın doğal bir çıktısı olarak göstermeleri ve
örgütü var eden esas dinamiklerin üstünü örtme gayretleridir. Temelde bu
olumsuz tutumlara yönelik bir eleştiri getirmek amacıyla kaleme aldığım bu
çalışmamda konunun her yönü ile irdelenip, anlaşılması gerektiği yönünde
farkındalık yaratma gayretindeyim. Bu çalışma kısa ve çok kapsamlı olmayan bir
çalışma olduğu için konunun önemli gördüğüm sınırlı sayıdaki başlıklarına
değinebildim. Ancak temennim bu tür örgütlerle daha etkin mücadele edebilmek
için konunun diğer boyutları ile ilgili de ayrıntılı çalışmalar yapılmasıdır.
15 Semple, Michael,
Rhetorıc, Ideology, And Organızatıonal Structure Of The Talıban Movement, 2014
by the United States Institute of Peace
16 Sultana, Aneela,
Talıban Or Terrorıst? Some Reflectıons On Talıban’s Ideology,
KAYNAKÇA:
1)Yeğin,Abdullah, Afganistan Siyasetini Anlama
Kılavuzu, 6
Temmuz 2015, Seta Rapor
2) Dinç,
Engin, Işid’in Beslendiği Selefi Düşünce Nedir?,Doç. Dr.Cemil Hakyemez ile
röportaj.
3) Gözel, Arif, Vehhabilik,El-Kaide ve IŞİD, Haziran
2014, Ankara Strateji Enstitüsü.
4) https://saklibelgeler.wordpress.com/2012/03/16/taliban-kimdir-taliban-nedir-video-ve-fotograflarla-taliban/
5 )Al Jazeera, Taliban'ın ortaya çıkışı ve gelişimi,
18 Ocak 2014
7)http://nedirhakkindabilgiler.kadinlaricin.net/makaleler/taliban-nedir.htm
8)http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00246.htm
9 )Balcı, Ali, IŞİD
Ve Doğu’yu Kuşatan ‘’Barbalık’’: Batnın Yeni Temsil ve Yönetim
Stratejilerine Dair, Ortadoğu Analiz, Kasım-Aralık 2014, Orsam.
10)http://www.davetci.com/d_ulke/afg_taliban_vehhabilik.htm
11 )Frear, Thomas , Influences that Shaped Taliban
Ideology, DEC, 26, 2012
12 )Brahimi, Alia, The Taliban’s Evolving Ideology,
July 2010
13) Qureshi, Emran, Taliban, Oxford İslamic Studies
Online
14) Dixit, Aabha,
Soldiers of Islam: Origins, Ideology and Strategy of the Taliban
15) Semple, Michael, Rhetorıc,
Ideology, And Organızatıonal Structure Of The Talıban Movement, 2014 by the
United States Institute of Peace
16) Sultana, Aneela, Talıban Or Terrorıst? Some
Reflectıons On Talıban’s Ideology,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder